Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği’nin (TASD) yaptırdığı bağımsız laboratuvar testleri, Çin ve Uzakdoğu’dan ithal edilerek internet üzerinden satılan bazı ayakkabıların yüksek miktarda kanserojen ve toksik kimyasallar içerdiğini ortaya koydu.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vefik Arıca, elde edilen bulguların toplum sağlığı açısından ciddi bir alarm niteliği taşıdığını vurgulayarak, analizlerde özellikle kurşun, kadmiyum ve ftalat türevlerine rastlandığını belirtti.
“Kurşun sinir sistemi üzerinde yıkıcı etkilere sahiptir, çocuklarda zeka gelişimini olumsuz etkiler. Kadmiyum, böbrek ve karaciğer başta olmak üzere birçok organı tahrip eder, uzun süreli maruziyet kansere yol açabilir. Ftalatlar ise endokrin bozucu kimyasallardır; yani hormon sistemini bozarlar. Bu durum sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de büyük risk oluşturur. Özellikle erkeklerde iktidarsızlık, sperm azalması ve kısırlık, kadınlarda ise erken doğum, düşük riski ve hormonal dengesizlik gibi sonuçlar doğurabilir.”
“Görünmeyen Bir Tehdit”
Prof. Dr. Arıca, toksik kimyasalların kısa vadede belirti göstermediğini ancak vücutta birikerek uzun vadede kalıcı hasarlara neden olabileceğini ifade etti:
“Bugün giydiğiniz bir ayakkabı hemen zarar vermeyebilir, fakat bu kimyasallar deriden emilerek yavaş yavaş vücutta birikir. Yıllar içinde kanser, iktidarsızlık, kısırlık, organ hasarı ve bağışıklık sisteminde zayıflama gibi geri dönüşü olmayan sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle biz bu durumu ‘görünmeyen bir tehdit’ olarak nitelendiriyoruz.”
Dünyadan Çarpıcı Bulgular ve Alınan Tedbirler
Türkiye’deki sonuçlar, dünya genelinde yapılan benzer araştırmalarla örtüşüyor.
Güney Kore: 2024 yılında yapılan resmi testlerde Uzakdoğu’dan ithal edilen sandaletlerdeki kurşun oranı yasal sınırın 11 katı, bazı çocuk giysilerinde ftalat oranı 622 kat fazla bulundu. Hükûmet, bu ürünlerin ithalatını yasakladı ve üreticilere ağır para cezaları uyguladı.
Danimarka: 2025 başında yayımlanan THINK Chemicals raporunda çevrim içi platformlardan satın alınan 16 ayakkabının 9’unda yasadışı seviyede ftalat ve ağır metal tespit edildi. Danimarka Tüketici Kurumu, bu markaları kara listeye alarak online satışlarını geçici olarak durdurdu.
Fransa: 2024 yazında yapılan testlerde ithal ayakkabı ve tekstil ürünlerinde yüksek düzeyde kadmyum, kurşun ve ftalat tespit edilmesi üzerine, Fransız Gümrük İdaresi “Zararlı Kimyasallar Uyarı Sistemi”ni (RAPEX) devreye aldı. Bu sistem, AB genelinde toksik ürünlerin piyasadan toplatılmasını hızlandırıyor.
ABD ve Kanada: Hızlı moda ürünleri üzerine yapılan akademik çalışmalar sonucunda, bu ülkelerde “Zehirli Moda Ürünleri Yasası” gündeme alındı. ABD’nin bazı eyaletleri çocuk ürünlerinde ftalat ve kurşun kullanımını tamamen yasakladı. Kanada ise ithal tekstil ve ayakkabı ürünlerinde bağımsız laboratuvar testini zorunlu hale getirdi.
“Sağlık, Ucuz Üründen Daha Değerlidir”
Prof. Dr. Arıca, hem tüketicilere hem de kamu otoritelerine güçlü bir çağrıda bulundu:
“Vatandaşlarımız ucuz ve kaynağı belirsiz ürünleri tercih ederken iki kez düşünmeli. Sağlığımızın bedeli birkaç liralık tasarruftan çok daha ağırdır. Kamu kurumları da bu ürünlerin ithalatını sıkı şekilde denetlemeli, bağımsız laboratuvar testlerini zorunlu hale getirmelidir. Avrupa Birliği’nde uygulanan RAPEX gibi hızlı uyarı sistemleri, bizde de etkin biçimde hayata geçirilmelidir.”
Küresel Tehdit, Ulusal Sorumluluk
Prof. Dr. Arıca’ya göre, bu problem sadece bireysel tercihlerle çözülecek kadar küçük değil; küresel ticaretin sağlık boyutunu yeniden düzenlemeyi gerektiriyor:
“Küresel ölçekte hızlı moda anlayışı, üretim maliyetini düşürmek adına kimyasal standartları görmezden geliyor. Bu, hem üretici ülkelerdeki işçiler hem de bu ürünleri kullanan milyonlarca tüketici için ciddi bir sağlık riski oluşturuyor. Türkiye, bu konuda bölgesel bir öncü rol üstlenmeli; halk sağlığını merkeze alan, denetimi güçlendiren bir model geliştirmelidir.”
📌 Sonuç:
Bilimsel veriler açıkça gösteriyor ki Çin ve Uzakdoğu’dan ithal edilen bazı ayakkabılar sadece basit bir moda tercihi değil, kanser, kısırlık, iktidarsızlık ve hormonal bozukluklar gibi ciddi sağlık tehditleri taşıyor.
Prof. Dr. Vefik Arıca’nın ifadesiyle:
“Sağlık, ucuz ürünlerden çok daha değerlidir.”
