Türkiye'de yaklaşık 82 bin MS hastası bulunuyor

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgin Öztürk, Türkiye’de her gün yaklaşık 15 kişiye MS tanısı konulduğunu söyledi.

SAĞLIK 04.06.2024, 16:25 Ahmet Balcı
Türkiye'de yaklaşık 82 bin MS hastası bulunuyor

Multipl Skleroz (MS), halk arasında bilinen adıyla MS, beyin ve omurilikteki sinirlerin etrafını saran “miyelin” kılıfını etkileyen ciddi bir hastalıktır. Bağışıklık sistemi hücrelerinin, merkezi sinir sistemi yapılarında ve miyelin kılıfına zarar vermesi sonucu ortaya çıkan bu hastalık, genç erişkinlerde nörolojik engelliliğin en önemli nedenlerinden biridir. Merkezi sinir sisteminin herhangi bir bölgesi etkilenebileceğinden, MS’in belirtileri oldukça değişkenlik gösterebilir.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği öğretim üyesi Prof. Dr. Bilgin Öztürk, MS’in en fazla 20-40 yaş arası kadınlarda daha sık görülen bir hastalık olduğunu belirterek, "24 saat süren göz bozukluğu, bir kolda, bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, idrar kaçırma varsa siz de MS hastası olabilirsiniz" dedi.

Prof. Dr. Bilgin Öztürk, MS’in sadece hastalarda yol açtığı engellilikle kalmayıp, hasta yakınlarında da psikolojik ve bakım sorumluluğu gibi etkiler yarattığını, ayrıca tıbbi bakım maliyetleri açısından ciddi bir ekonomik yük getirdiğini belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre, bir MS hastasının yaşam boyu maliyeti yaklaşık 4 milyon dolar olarak hesaplanmıştır.

Dünyada yaklaşık 3 milyon MS hastası bulunmaktadır. Geçen ay, dünyanın en prestijli MS dergisinde yayınlanan bir çalışmada, Türkiye’deki resmi sağlık kayıtları kullanılarak MS hastalığına ait epidemiyolojik profil çıkarılmıştır. Bu çalışmaya göre, Türkiye’de 82.225 MS hastası olduğu belirlenmiş olup, bu da yaklaşık olarak her bin kişiden birinin MS olduğu anlamına gelmektedir. Türkiye’de her gün yaklaşık 15 kişiye MS tanısı konulmaktadır. Prof. Dr. Bilgin Öztürk, MS’in kadınlarda 2.1 kat daha fazla görüldüğünü ve ortalama tanı yaşının 34 olduğunu vurgulamaktadır.

MS Hastalığının Belirtileri Neler?

Prof. Dr. Bilgin Öztürk, MS hastalığının belirtilerinin ilerleyen yıllarda kalıcı olabildiğini belirterek, "Genellikle alevlenme ve düzelmelerle seyreden, santral sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen, çoğunlukla miyelin dediğimiz sinir hücresi kılıfı ve sinir hücrelerinde hasar oluşturur. MS hastaların çoğunda ataklar ve düzelmelerle, küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle seyretmektedir. Ataklar özellikle başlangıç döneminde tamamen düzelme gösterse de ilerleyen yıllarda bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar; genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtilerdir" ifadelerini kullandı.

MS’in bir merkezi sinir sistemi hastalığı olduğunu ve beyin ile omuriliğin birçok alanını etkilediğinin altını çizen Prof. Dr. Öztürk, MS’in görme bulanıklığı, çift görme, görüntünün kayması gibi görme bozuklukları, bir kolda bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, bir veya iki elde titreme, uyuşma, idrar kaçırma ya da yapamama, cinsel disfonksiyon gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Ayrıca MS hastalığının farklı hastalıkları da taklit edebildiğini vurgulayan Öztürk, bu nedenle ayırıcı tanının birçok incelemeyi gerektirebileceğini ve tanıda MRG (manyetik rezonans görüntüleme) ile beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesinin yararlı yöntemler olduğunu söyledi.

MS Hakkında Yanlış Bilinenler

MS hastalığının öldürücü bir hastalık olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Bilgin Öztürk, MS hakkındaki yanlış bilinenleri şöyle sıraladı: "Multipl skleroz bulaşıcı bir hastalık değildir, aynı evi paylaşan aile bireylerine, aynı ortamda çalışan iş arkadaşlarına bulaşmaz. Ailevi yatkınlık bazı bireylerde tanımlanmasına karşın sadece genetik geçişli bir hastalık değildir. MS hastaların çocuk sahibi olmalarını engelleyen bir hastalık değildir. MS hastaları uygun tedavi yönetimi ve ilaç seçimi ile çocuk sahibi olabilirler. Multipl skleroz öldürücü bir hastalık değildir. MS ruhsal bir hastalık değildir. Multipl skleroz tedavisi olmayan, çaresiz bir hastalık değildir. Gelişen yeni tedavi yöntemleri ile MS tedavi edilebilir bir hastalıktır."

MS Tedavisinde Yeni Gelişmeler

MS hastalığının tedavisinde büyük mesafe kat edildiğini belirten Prof. Dr. Öztürk, dünyadaki tüm uygulamaların Türkiye’de de uygulandığını vurgulayarak, "Multipl skleroz bilimsel çalışmalar ışığında yeni ve etkin tedaviler ile tedavi seçeneklerinin arttığı, MS hastaları ve nöroloji uzmanı arasında sıkı bir iş birliği gerektiren, sosyal, ailesel ve toplumsal desteğin önemli olduğu bir hastalıktır. Dünyada olan tüm tedavi seçenekleri ülkemizde de bulunmaktadır. Enjeksiyon tedavileri, oral tabletler ve serum şeklinde uygulanan infüzyon tedaviler ile artık hastalık aktivitesi çok iyi bir şekilde azaltılmaktadır. Engellilik oranı yüksek olan hastalarda mevcut tedavilerin etkinliği daha düşük olup engelliliğin kısmen de olsa iyileştirilmesinde aktif ve sürekli fizik tedavi oldukça etkindir" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Bilgin Öztürk, MS hastalarının beklenen yaşam sürelerinin, normal bireylerinkine oldukça yakın olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını belirtmektedir. Çocuk sahibi olmalarında bir engel bulunmayan MS’in kesin nedeni hâlâ bilinmemektedir; ancak genetik ve çevresel faktörlerin hastalık oluşumunda rol oynadığı bilinmektedir. MS hastalığının nedeninin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, "MS ve immunoloji alanındaki bilimsel araştırmalar, ‘multipl skleroz’un ortaya çıkış nedeni, oluş mekanizmaları, tanısı ve tedavisi konusunda her geçen gün daha yeni bilimsel verilere ulaşmamızı sağlamaktadır. MS hastalığında temel neden vücudun immun sisteminin kendi hücrelerine saldırmasıdır. Genetik yatkınlık dışında MS hastalığının ortaya çıkışını enfeksiyonlar (EBV vb.), D vitamini düşüklüğü, sigara, erken yaşta menarş gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir. Özelikle sigaranın, pasif içicilik dahil, hastalığın ortaya çıkışında, hastalık seyrinde ve tedavi yanıtında önemli olduğunu gösteren kanıtlar giderek artmaktadır" dedi.

Yorumlar (0)