Rektör Aydın: Kurtuluş Savaşı’nın İşaret Fişeğini Tıbbiyeliler Yaktı!

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemalettin Aydın, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada tıbbiyelilerin tarihsel mücadelesine, fedakârlıklarına ve vatan sevgisine vurgu yaptı.

SAĞLIK 14.03.2025, 10:46 14.03.2025, 11:51 Ahmet Balcı
Rektör Aydın: Kurtuluş Savaşı’nın İşaret Fişeğini Tıbbiyeliler Yaktı!

“14 Mart, bir bayram olmanın ötesinde; vatan savunmasında gösterilen direnişin ve mesleğe adanmışlığın sembolüdür” diyen Rektör Aydın, bu özel günün sadece hekimlik mesleğinin önemine işaret etmekle kalmayıp aynı zamanda milli birlik ve dayanışma ruhunu da temsil ettiğini belirtti.

Rektör Aydın sözlerini şöyle sürdürdü; “Tarih, 13 Kasım 1918... 22 İngiliz, 17 İtalyan, 12 Fransız, 4 Yunan gemisi ve 6 denizaltıdan oluşan 61 parçalık İtilaf donanması, mütareke şartlarının kendilerine verdiği işgal yetkisini gerekçe göstererek İstanbul önlerine gelip demir atar. Osmanlı’nın kalbinde tarifsiz bir hüzün ve öfkeye neden olan bu durum, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin öğrencileri ve hocaları tarafından derin bir üzüntüyle karşılanır. Tam karşılarındaki bu manzarayı pencerelerinden gözyaşlarıyla izleyen tıbbiyelilere, bilge bir âlim olan Tevfik Salim Sağlam şu tarihi sözleri söyler:

“Efendiler! Ordusu asla mağlup olmamış bir milletin çocuklarısınız. Çanakkale’de aylarca ateş ve ölüm saçan ve büyüklerinizi korkutup yenemeyen, arzuladığı bugünü o yoldan kavuşamayan bu donanmanın bugünkü kuru gürültüsü sizi telaşlandırmasın...”

Ancak işgal güçleri bununla yetinmez. Bir süre sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye yerleşmek isterler. Öğrenciler ve hocaları direnir. Ancak düşman 3 Şubat 1919’da okulun kontrolünü ele geçirir. Tıbbiyelilere baskı uygulanır; çatı katına sürülürler, karyolaları ellerinden alınır, yer döşeklerinde yatmaya mecbur bırakılırlar. Üniforma giymeleri yasaklanır. Fakat tıbbiyeliler yılmaz. Derslere ve laboratuvarlara pijamalarıyla girerek bu baskıyı protesto ederler.

Tıbbiyelilerin direnişi sadece pasif protestolarla sınırlı kalmaz. İngilizlerle kurdukları ilişki zamanla silah teminine dönüşür ve bu silahlar Anadolu’ya kaçırılarak Millî Mücadele’ye destek verilir. 14 Mart 1919’da işgalin gölgesinde, bugüne kadar hiç kutlanmamış olan Tıbbiyenin kuruluş yıl dönümünü bahane ederek bir toplantı düzenlenir. Dr. Memduh Necdet, bu toplantıda cesur bir konuşma yapar:

“İtiraf ediyoruz ki vatan, bilhassa onun kalbi, beyni olan İstanbul bu dakikada korkunç bir buhran geçiriyor. Ama korkmuyoruz… Buradayız, burada kalacağız… İstanbul bizimdir, çünkü halife ve hakan yatağıdır. İstanbul bizimdir, çünkü şehitler ve tarih buradadır. İstanbul bizimdir, çünkü istiklâl buradadır.”

Bu sözler salonda yankılanırken, işgalciler toplantıyı zor kullanarak dağıtır ve birçok öğrenciyi tutuklar. Ancak aynı anda bir başka direniş daha yaşanmaktadır. Tıbbiyeliler, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin iki saat kulesi arasına dev bir Türk bayrağı asarak işgale karşı milli mücadeleyi başlatır. Bu eylem aslında Kurtuluş Savaşı’nın işaret fişeği olmuştur. İşte bugün kutladığımız 14 Mart Tıp Bayramı’nın çıkış noktası bu eylemdir.

Rektör Aydın, mesajında tıbbiyelilerin Çanakkale’den 15 Temmuz hain darbe girişimine, pandemi sürecinden 6 Şubat depremlerine kadar her dönemde milletinin hizmetinde yer aldığını vurguladı. Çanakkale Savaşı sırasında cepheye koşan tıp öğrencilerinin sergilediği fedakârlığın, ülkemizin tıp tarihinde unutulmaz bir yere sahip olduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Öyle ki, 1915 yılında vatan savunması için eğitimlerini yarıda bırakıp cepheye giden Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1. sınıf öğrencilerinin tamamı şehit düşmüş, bu nedenle de 1921 yılında Tıbbiye mezun verememiştir.”

Tıbbiyeliler yalnızca işgale direnişin değil, bizzat savaş meydanlarının da kahramanları olmuştur. Çanakkale’de, vatan savunmasına katılan tıbbiyeliler birer birer şehit düşmüştür. Onlar, savaşta sadece silahla değil, salgın hastalıklarla da mücadele etmiş, kimi düşman kurşunuyla, kimi tifüs, kolera, frengi ve dizanteri gibi salgın hastalıklar nedeniyle cephelerde şehit düşmüştür. 1. Dünya Savaşı boyunca binlerce hekim ve sağlık çalışanı, yaralı askerlerin başucunda şehadete yürümüş, seyyar hastanelerde ve savaş meydanlarında fedakârca görev yapmıştır.

Rektör Aydın, sağlık çalışanlarının bugün de toplumun sağlığı için gece gündüz demeden fedakârca çalıştığını vurgulayarak, başta 14 Mart 1919’da işgale başkaldıran öncü tıbbiyeliler olmak üzere: Çanakkale’de başta olmak üzere pek çok cephede şehadet şerbetini içen, 15 Temmuz gecesi hastanelerindeki görevlerini layıkıyla yaparak milletin iradesine sahip çıkan, Covid-19 salgınında insan üstü bir gayretle savaş veren ve bu uğurda canını feda eden, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde enkaz altında kalarak şehadete yürüyen ve yaralıların başında 24 saat esasına göre canla başla mücadele eden meslektaşlarımızı rahmet, minnet ve şükranla andığını belirtti.

Yorumlar (0)