Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru: Savaş ve çocuk yan yana gelmemesi gereken iki kelime

Dünya genelinde milyonlarca çocuk ve ergen savaşların, terör saldırılarının ve politik çatışmaları bazıları yaşayarak bazıları ise sosyal mecralar aracılığıyla psikolojik olarak etkilenmektedir.

SAĞLIK 13.11.2023, 12:13 13.11.2023, 12:46 Ahmet Balcı
Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru: Savaş ve çocuk yan yana gelmemesi gereken iki kelime

Savaşın getirdiği  kaotik ortam çocukları, aile fertlerini ve sevdiklerini kaybetme ile sınanmakla kalmayıp fiziksel ve psiko-sosyal olarak olumsuz etkilemektedir. Savaş mağduru çocuklar gıda, barınma, sağlık gibi temel ihtiyaçlarından yoksun kalarak açlık, yoksulluk ve hastalık haliyle hayatta kalma mücadelesi vermektedirler.

Yakın coğrafyamızda yaşanan savaşları incelediğimizde bu durumdan en çok çocukların etkilendiğini görmekteyiz. Yaşadıkları şehirleri dillerini bilmedikleri ülkelere göç etmek zorunda kalan çocukların yanı sıra savaş şartları altında yaşam mücadelesi  vermekte olan çocukları görmekteyiz. Hayatta kalma mücadelelerine en çok da anne- babası ya da yakını kaybetmiş olan çocukların ne yapacaklarını bilmeden kimsesizlik duygusuyla minik kalpleri daha çok küçükken, oyun oynayarak büyüyecekleri dönemde yetişkin sorumlulukları ile karşı karşıya olduğudur. Oyuncakları ile oynaması gereken yaşta ceset torbalarının arasında ağzında şeker yiyerek izleyen çocuklar, arkadaşlarıyla hastane koridorlarında puset içinde ceset taşıma oyunu oynayan çocukları izliyoruz…

Savaş travmasına maruz kalan çocuklar, travma sonrası stres bozukluğuna işaret eden ve uygun şekilde ele alınmadığında ısrarcılığını sürdürerek gelişimi olumsuz yönde etkileyebilecek olan birtakım tepkiler gösterebilirler. Bu tepkiler sonucunda çocuk ve ergenlerde eğer tedavi süreçleri akut dönem ve sonrasında ne kadar geç başlanırsa o kadar uzun ve zor bir tedavi süreci, daha ağır bir travma ile karşı karşıya kalınabilmektedir.

Psikososyal iyilik hali kötü yönde ilerleyen çocuklarda yoğun olarak görülen tepkilerden bazıları ağlama, çığlık, uyku bozuklukları, mutsuzluk hissi, çocukluk çağı depresyonu, tuvalet problemleri ile kendini göstermeye başlamaktadır. Bunların yanı sıra kimsesiz kalmış, cinsel istismara uğramış, daha ilkokul döneminde olmasına rağmen işçi olarak çalışmak zorunda kalmış erken, orta ve geç çocukluk dönemlerinde olan savaş mağduru çocuklarda yüksek oranda psikopatoloji belirlenmiştir.  Orta çocukluk döneminde çoğu çocukta posttravmatik stres bozukluğu tanımlanır iken; kaygı, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu tanısı alan çocukların da olduğu, geç çocukluk dönemde, yine çoğunlukla posttravmatik stres bozukluğu ile davranış bozuklukları, dikkat eksikliği/hiperaktivite ve ek olarak birçok hastalığın yaş ile arttığı yapılan araştırmalarla da belirtilmiştir. Savaş maruziyeti ile hastalığın kronikleşme süreçlerinin arttığı, aynı zamanda patolojilerin annenin yaşam koşulları ve yaşadığı stres ile ilişkili maternal faktörlerin de etkisi olduğu görülmektedir.

Sonuç olarak dünyada savaş, kaotik ortam ve şiddetten fiziksel, psikolojik ve sosyolojik anlamda en çok etkilenen grup hiç şüphesiz çocuklardır. Savaş mağduru veya savaştan etkilenen çocuklara fiziksel, psikolojik ve sosyolojik gelişimlerini destekleyecek, travmalarının üstesinden gelebilmeleri, streslerini yönetebilmeleri için profesyonel destek olunmalıdır. Savaş, sadece savaşı yaşayan çocukları değil bir toplumu doğrudan ya da dolaylı yollarla kaygı düzeyini arttırarak birçok hastalığı tetikleyebilecek bir güçtür. Savaş coğrafyası, çevre  ülkeler ve sosyal medya yoluyla da tüm insanlığı etkiliyor. Savaşın bize bıraktığı enkazların farkında olarak içimize atmadan ruh sağlığımızı koruyarak yaşamımıza devam etmeli yaşanılan olaylara karşı daha duyarlı ve multidisipliner bir şekilde destek verilmesi gerekmektedir.

Geleceğimizi  miras bırakacağımız tüm dünya çocuklarına sağlıksız bir psikolojiyle, savaşlar ya da politik kavgalar arasında kalmadan büyüdükleri, hiçbir koşulda ve şartta savaş ya da başka bir olay içerisinde çocukların hedef alınmadığı, din, dil, ırk, mezhep ayrımının hiçbir zaman yapılmadığı huzurlu ve mutlu bir dünya diliyorum.

Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru

Aile Gelişim Merkezi (AGEM) Genel Müdürü

Yorumlar (7)
Nebahat Doğru 1 yıl önce
Bir ülke dünyanın gözleri önünde barbarca yok edilirken seyreden ,bu vahşeti izleyen gözümüzde büyüktüğümüz Avrupalılar bir gün sıra sizede gelince anlarsınız
Nadiye Karataş 1 yıl önce
Bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederiz.Yazınızı okudum.
Ömer Ulutaş 1 yıl önce
Aynen öyle Merve Tuğçe
Ayşe Ersoy 1 yıl önce
Çok güzel bir yazı olmuş hocam teşekkürler
Ali Çetinkaya 1 yıl önce
Teşekkürler hocam! Boykota devam!
Elif Atakum 1 yıl önce
Teşekkürler kıymetli hocam! Sizi tanıdığımıza çok mutluyuz kızımın gelişimindeki katkılarınızdan dolayı tekrardan teşekkürler.
Muhsin Burak Sezgin 1 yıl önce
Faydalı, Bilgilendirici, Etkileyici Bir Makale...
Yenileri ile karşılaşalım... Teşekkürler...