Tokat'lı Gravür sanatçısı yurt dışında öğrendiği gravür sanatını Türkiye'de icra ediyor
Tarihi mekanları gravürlerle gelecek nesillere aktaran Mustafa Sarıtaş, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin kabul defterinde çiziminin yer almasının çocuklarına bırakacağı en güzel miras olduğunu söyledi.
Tokat'ta doğan Mustafa Sarıtaş, tarihi mekanlar arasında geçen çocukluğunda, ilkokul öğretmeni tarafından yeteneği keşfedildi ve lise son sınıfta okurken resim alanında eğitim almaya karar verdi.
CENOVA VE ROMA'DAKİ MÜZELERDE GRAVÜR SANATINI ÖĞRENDİ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olan Sarıtaş, İtalya ve Fransa gibi ülkelerin sanat geçmişine merak duyması üzerine yurt dışına gitme kararı aldı. Sarıtaş, 2 yıl boyunca özellikle Cenova ile Roma'daki müze ve sergilerde gravür sanatının inceliklerini öğrenmeye çalıştı.
Sanatçı, yurt dışında öğrendiği gravür sanatının tamamen çizgilerin perspektifiyle yapılan bir resim tekniği olduğunu belirtti. Türkiye'deki tarihi eserler üzerinden icra etmeye başladı.
Sarıtaş, günümüzde kullanılan paraların üzerinde çizimleri bulunan Şükrü Ertürk'ün sergisini 19 yıl önce ziyaret ettiğinde gravürle tanıştığını belirterek, "Gravür sanatında bir diğer usta isim ise Cemal Akyıldız hocamdır. Kendisinin çizimlerini yıllarca örnek aldım. Hocamın eserlerini incelerken tarihi eserlerimizde kullanılan taş, tahta, kurşun ve metal gibi maddelerin gravürde nasıl çizildiğini öğrendim. Hocam karnelerimizin üzerinde bulunan Atatürk gravürlerini çizen usta bir ismiydi." dedi.
GRAVÜR SANATININ ÖZÜ BİLİNMEDİĞİ İÇİN KARAKALEM ZANNEDİLİYOR
Taşa form vermenin en zor sanat dallarından biri olduğunu söyleyen Sarıtaş, yaklaşık bir buçuk yıl İstanbul'daki sur içinde Mimar Sinan'ın eserlerini inceleme fırsatı bulduğunu belirtti.
Mimar Sinan'ı mükemmel bir sanatçı olarak gördüğünü belirten Sarıtaş, teknik olarak bu sanatın özü bilinmediği için sosyal medyada paylaştığı eserlerini karakalem zannedildiğini dile getirdi.
AYASOFYA CAMİİ'NİN KABUL DEFTERİNDE BULUNAN ÇİZİMLER DE KENDİSİNE AİT
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde bulunan kabul defterinin iç ve dış kapaklarında bulunan çizimleri kendisinin yaptığını anlatan Sarıtaş, "Ayasofya'yı ziyaret için yurt dışından gelen devlet başkanlarının, konsolosların ve devlet erkanının, ziyaretin anısına duygu ve düşüncelerini kaleme aldıkları kabul defterinde çizimimin olması çocuklarıma bırakacağım en güzel miras oldu. Bana bu gururu yaşamayı layık gören yetkililerimize çok teşekkür ederim." dedi.
Sarıtaş, dünyanın en güzel mimari eserlerinden biri olan Ayasofya'nın kenarlarındaki kırmızı tuğladan yapılan kesme taşların gravür sanatında çizginin en güzel durduğu örneklerden biri olduğunu söyledi.
Cami kubbesinin üst kısmında bulunan kurşun alanın gravür çiziminde gölgenin verildiği en iyi alan olduğunu dile getiren Sarıtaş, "Ayasofya Camisi'nin iki minaresinin boyutuna dikkat ederseniz çok büyüktür. Minareler, dört taraftan Ayasofya'yı kilitlemek için yapılan sütunların üzerine inşa edilmişlerdir. Dört fil ayağı dediğimiz en güzel örneklerden biri Ayasofya'dadır." dedi.
GRAVÜR SANATINDA İKİ RENK VAR: SİYAH VE BEYAZ
Gravür sanatına ilgi duyanlara seslenen Sarıtaş, "Sanatımızı icra ederken iki rengimiz var: Siyah ve beyaz. Bütün hayatınızı, çalışmanızı, konseptinizi, renk dengelerinizi bu iki renk üzerine kurmaya başlıyorsunuz. Bir müddet sonra bu durum yaşantınızı etkiliyor" diye belirtti. Sarıtaş, gravürle uğraştığında zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını, en az çizgiyle en çok detay vereceği güne kadar çizmeye devam edeceğini söyledi.