Çin'de hükümet yeni uygulamaya gitti: Çinliler değişiklikten umutlu
Çin'de hükümet, bu hafta Covid-19 politikasında yeni yaklaşımını duyurmasıyla ülkede salgının başından bu yana uygulanan bazı kısıtlamaların gevşetilmesine ve kaldırılmasına yönelik adımlar atılmaya başlandı.
Devlet Konseyine bağlı Müşterek Salgın Koruma ve Kontrol Mekanizması, 7 Aralık'ta Covid-19 tedbirlerinin uygulanmasında yeni yaklaşımları duyurdu.
Yeni uygulamada, hastalık belirtisi göstermeyen veya hafif belirti gösteren vakaların evlerinde karantinada kalabileceği, ülke içi seyahatlerde ve kamusal alanlarda sağlık kodu ve test sonucu gösterme zorunluluklarının kaldırılacağı, toplu test ve geniş çaplı karantina uygulamalarının terk edileceği bildirildi.
KATI TEDBİRLERDE DEĞİŞİME GİDİLİYOR
Yeni yaklaşım, Çin'in "sıfır vaka" olarak adlandırılan katı salgın kontrol tedbirlerinde değişime gideceğinin en güçlü işareti oldu.
Karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmetler sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması gibi katı ve geniş ölçekli tedbirler, hayatın olağan akışına müdahalenin yanında ekonomik maliyeti açısından da tartışmalara yol açıyordu.
Çoğu ülke, virüsle belirli bir uyum içinde yaşamaya, hayatın akışını ve ekonomik faaliyetleri aksatacak kontrol tedbirlerinden kaçınmaya yönelik stratejileri benimserken, Çin'de salgının başından beri başvurulan kısıtlayıcı tedbirler sürdürülüyordu.
AA muhabiri, Çin vatandaşlarına Covid-19 politikasındaki yaklaşım değişikliği hakkındaki görüşlerini, salgın sürecinde yaşadıklarını ve geleceğe ilişkin beklentilerini sordu.
"İNSANLAR UZUN ZAMANDIR BEKLİYORDU"
Ülkenin güneyindeki teknoloji merkezi Şıncın şehrinde yaşayan 34 yaşındaki Çın, bu hafta yeni tedbirlerin duyurulmasıyla birlikte şehirde yerleşim yerlerine ve ofis binalarına girerken sağlık kodu gösterme zorunluluğunun kalktığını bildirdi.
Çin’in büyük teknoloji şirketlerinden birinde çalışan Çin, salgın önleme tedbirlerindeki yeni yaklaşımdan memnun olduğunu belirterek, “İnsanlar uzun zamandır bekliyordu, işte ve hayatta mümkün olduğunca çabuk normale dönmek istiyordu. Doğru yönde bir değişim olduğu için mutluyum.” dedi.
İşi gereği sık sık Pekin’e seyahat eden Çin, bu hafta başında başkentte kullanılan sağlık kodu programında beliren “seyahat engeli” uyarısıyla karşılaştığı için gezisini iptal etmek zorunda kaldığını anlatarak, merkezi hükümetin ülke içi seyahat kısıtlamalarının kaldırılacağını duyurmasının ardından ise uyarı ekranının kaybolduğunu dile getirdi.
Pekin dışındaki şehirlerde az sayıda da olsa vakaların görüldüğü bölgeleri “riskli” sayarak burada yaşayanların veya kısa süre bulunanların başkente gelmesini engelleyen uygulama, salgın döneminde insanların en fazla şikayet ettiği uygulamalardan biriydi.
Virüs hakkında daha fazla bilgi edindikçe, yeni varyantların öncekinden daha az tehlikeli hale geldiğinin anlaşıldığına dikkati çeken Çın, “Artık ağır hastaların tedavisine ve can kayıplarının önlenmesine odaklanılmalı. Başta yaşlılar olmak üzere risk altındaki grupların korunduğundan ve aşılandığından emin olmalıyız.” ifadelerini kullandı.
"KIŞ GELİYOR AMA BAHAR DA UZAKTA DEĞİL"
Pekin’de yaşayan 41 yaşındaki Ma da değişimin geç ama doğru yönde atılmış bir adım olduğuna inandığını söyledi.
Film senaristliği yapan Ma, salgın tedbirlerinin sinema sektörüne büyük darbe vurduğunu belirterek, “Salgın yüzünden çekimler zorlaştı, belirsizlik arttı. Gişe açısından da öyle. İnsanlar sinemaya gitmekten çekiniyordu, salona girip giremeyeceklerini bilmiyorlardı. Belirsizlik nedeniyle sektöre yatırım kesildi. Sinema, salgın koşullarından en kötü etkilenen alanlardan biri oldu.” ifadelerini kullandı.
Çin’de salgın öncesinde, 2019’da 64 milyar yuana ( 7,75 milyar dolar) ulaşan yıllık gişe gelirleri, bu yıl 28,5 milyar yuana (yaklaşık 4 milyar dolar) kadar düşmüştü.
Ma, geçen ay Pekin’de Covid-19 tedbirlerine karşı yapılan protestoda bir genç kadının, “Filmleri geri verin. Sinema özgürlüğümüzü istiyoruz.” sözlerini duyduğunda duygulandığını aktararak, “Birilerin bizi hatırladığını görmek beni hüzünlendirdi ama aynı zamanda umut vericiydi. Bu sözler, insanların yaşama özlemini ifade ediyor.” diye konuştu.
İnsanlığın sonsuza dek bu virüsle yaşamak zorunda olduğunu, dolayısıyla bu gerçeğe uygun hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Ma, değişim ile birlikte vaka sayısının artabileceğine, sağlık sistemini ve ilaç kaynaklarını güvenceye alacak tedbirlerin uygulanması gerektiğine işaret etti.
Ma, “Şiirde söylendiği gibi; ‘Kış geliyor ama bahar da uzakta değil’. Şu an zor bir döneme giriyoruz ama zor zamanlar umudun da en yakın olduğu zamanlardır.” dedi.
3 YIL SONUNDA VİRÜS ARTIK DAHA ZAYIF
Pekin’de yaşayan 45 yaşındaki Cang da yön değişikliğin gerekli olduğu görüşünü dile getirerek, hükümetin ekonomik durumu düzeltmek için Kovid-19 politikasını değiştirmesinin zorunlu hale geldiğini ifade etti.
Spor programları yapımcısı Cang, salgın döneminde Tokyo Olimpiyatları, Pekin Kış Olimpiyatları ve kapalı devre gerçekleştirilen diğer spor organizasyonlarını izleyebilmek için uzun süre karantinalardan geçmek zorunda kaldığını belirtti.
Geniş ölçekli kapanmaların ve merkezi karantinanın kaldırılmasının yerinde olduğu vurgulayan Cang, şunları söyledi:
“Kapanma, toplumun geneli açısından iyi bir şey değil. Bir binada bir vaka olduğunda oradaki herkesi karantina merkezine göndermek aşırıya kaçan bir tedbir. Başlangıçta virüs güçlüydü, Vuhan’da çok sayıda can kaybı olmuştu ama geçen 3 yıl sonra artık virüs daha zayıf, etkisi soğuk algınlığı seviyesinde. İnsanlar, ilaç alıp evlerinde dinlenerek hastalığı atlatabilir.”
Vakaların yayılmasının da politikada ani değişikliği zorunlu hale getirdiğini belirten Cang, “Örneğin; bizim şirketimiz ofise gelebilmek için 48 saatte yapılmış Kovid-19 testinin negatif sonucunu gösterme zorunluluğu var. Dün, yöneticimiz, ‘Kimler yarın ofise gelebilir?’ diye sorduğunda çok az kişi olumlu yanıt verebildi.” diye konuştu.
NORMALE DÖNÜLMESİNİN GEREKTİĞİNİN ANLAŞILMASI İYİYE İŞARET
Ülkenin güneyindeki Guangcou şehrinde işletmelere danışmanlık yapan 42 yaşındaki Lu da tedbirlerin hem imalat hem de hizmetler sektöründe işletmeleri ekonomik olarak çıkmaza soktuğunu dile getirdi.
Lu, “İnsanlar artık önlerini göremez, yatırım karar alamaz hale gelmişti. Bunu danışmanlık hizmeti verdiğimiz şirketlerde görebiliyorduk. Ekonomiye etkileri açısından politika değişikliği zorunluydu. Etkilerinin kısa vadede giderilmesi beklenmese de en azından normale dönülmesi gerektiğinin anlaşılması iyiye işaret.” ifadelerini kullandı.
Toplu testlerin salgının başlarında vakaların tespit edilmesi için faydalı olduğu ama zaman içinde virüsün bulaşıcılığının artmasıyla etkin bir yöntem olmaktan çıktığını anlatan Lu, kaynakların sağlık sistemine, tedavi ve aşılamaya aktarılmasının uzun dönemde daha fazla fayda sağlayacağına inandığını vurguladı.
COVİD TEDBİRLERİ EN ÇOK KENDİLERİNE ZARAR VERDİ
Tekstil sektöründe Çin ile iş yapan Türk girişimci Mahmut Tanrıkulu ise iş gezisi için bulunduğu Guangcou’da, ülkedeki Covid-19 politikasındaki yön değişikliğine ilişkin görüşlerini paylaştı.
Salgın döneminde işi gereği çok kez Çin’e seyahat ettiğini, her seferinde 21 güne varan karantina sürelerini otellerde geçirmek zorunda kaldığını ifade eden Tanrıkulu, şunları kaydetti:
“Tedbirlerin ticarete zarar verdiğini gördük. Söz gelimi salgından önce 1000 yabancı iş için buraya geliyorsa, şimdi 10 yabancı geliyor. Covid-19 tedbirleri en çok kendilerine zarar verdi. İş yaptığımız şirketler, siparişleri gelecek yıla öteliyor sonra araştırıyoruz bakıyoruz ki tezgahı kapatmışlar. Bu durumda çok işletme var.”
Tanrıkulu, olumsuz tabloya rağmen değişen yaklaşımla birlikte kısa vadede olmasa da toparlanma beklediklerini, Çin’de hala hem ticaret hem de imalat iş birliği açısından Türk iş dünyası için ciddi fırsatlar olduğunu, ülkeye ilgiyi sürdüreceklerini belirtti.