Yıllardır migren ağrısı çektiğini anlatan Oluk'un hayatı "migren ameliyatı" olarak adlandırılan yöntemin uygulanmasının ardından daha da kötüye gitti. Ağrılar nedeniyle günlük yaşamını sürdüremeyecek noktaya gelen Oluk'un şikayetleri, Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hastaya özel uygulanan tedaviler sayesinde son buldu.
Oluk, migren ağrılarından kurtulmak için birçok yöntem denediğini ama bugüne kadar bunların faydalı olmadığını kaydetti.
MİGREN AMELİYATI OLDUKTAN SONRA HİSSİYATSIZLIK YAŞADI
İnternetten yaptığı araştırmanın ardından ameliyat olmaya karar verdiğini söyleyen Oluk, "Migren ameliyatı olduktan sonra çok uzun süre baş bölgemde hissiyatsızlık yaşadım. Ameliyattan önce ataklarım sadece sağ tarafta oluyordu ve 5-6 gün sürüyordu. Ameliyattan sonra sol tarafta da ataklarım olmaya başladı ve çok daha sıklaştı." diye konuştu.
Nazire Oluk, daha sonra SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hastaların şikayetlerine göre uygulanan özel tedaviye başladığını belirterek "Burada burundan spreyle sıkılan solüsyonlar uygulandı. Doktorum, her seansta bunu uyguladı. Tedavi sürecinin ardından ağrılarım kontrol altına alındı. Kendimi çok daha iyi hissediyorum." dedi.
Tedaviden önce her sabah ağrıyla uyandığını ve çok mutsuz olduğunu vurgulayan Oluk, "Her gün 'Yoksa yine mi başım ağrıyacak?' diye korkuyla yaşamıma devam ediyordum. Fakat şu an hayat kalitem arttı, sabahları çok daha iyi uyandığımı hissediyorum. Gün içinde de yaşam kalitem çok daha iyi." ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Ömer KARADAŞ (Fotoğraf: Anadolu Ajansı)
SBÜ Gülhane Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Karadaş da migrenin, kişilerin günlük yaşamını, sosyal ve iş hayatını en fazla etkileyen baş ağrısı tiplerinden olduğunu belirtti.
Oldukça sık görülen migrenin hastalık değil, "semptom" ve "sendrom" olduğunu söyleyen Karadaş, "Çünkü bir kişinin kafa travması geçirmesinden sonra migren başlayabilir. Bir bayan doğumdan sonra migrenle karşılaşabilir. Bazı gıdaların tüketilmesi migrene neden olabilir." bilgisini paylaştı.
Karadaş, migrenin tedavi edilebileceğinin altını çizerek şunları kaydetti:
"İstisnalar dışında migreni tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da en aza indirmek veya çok nadir hale getirmek mümkün. Bunları yaparken de bazı tedavi stratejilerini uygulamamız gerekir. Migren tedavisinde bazı kurallara uymak zorundayız. Hastanın baş ağrısı sıklığı, ayın kaç günü baş ağrısı çektiği, atak süresi gibi durumların hepsi tedavide çok önemli. Bu duruma göre akut veya uzun süreli tedavi dediğimiz ilaçları veriyoruz. Kişiye göre bir tedavi olması şart. Medikal tedavimiz var, hasta ilaç alamıyorsa 'sinir blokajları' dediğimiz veya 'botulinum toksin uygulaması' dediğimiz yöntemlerimiz, migren iğnesi var. Kişiye uygun tedavileri seçip başarıya kesinlikle ulaşabiliyoruz."
PROF. DR. KARADAŞ: "MİGREN AMELİYATI BAŞARILI OLAN HİÇBİR HASTA GÖRMEDİM"
Şu ana kadar migren ameliyatı geçiren birçok hastanın kendisine başvurduğunu aktaran Karadaş, "Migren ameliyatı başarılı olan hiçbir hastayı görmedim. Gelenler de maalesef çok daha kötü durumda. Ameliyat olanlar baş, boyun bölgesinde hissizlikler yaşadığını, ağrının daha da yaygınlaştığını, sıklığının daha da arttığını ifade ediyorlar." ifadelerini kullandı.
Karadaş, "migren ameliyatı" olarak adlandırılan yöntemde baş, boyun bölgesindeki sinirlere yönelik cerrahi girişim yapıldığını, ancak migrenin sadece o bölgedeki sinirlerle ilgili olmaması nedeniyle sıkıntıların ortadan kalkmadığını belirtti.
Hastası Nazire Oluk'un da neredeyse her gün migren ağrısı çekmesi nedeniyle hastaneye başvurduğunu söyleyen Karadaş, çeşitli tedavilerin uygulanmasının ardından bu durumu kontrol altına aldıklarını ifade etti.