Prof. Dr. Cevdet Erdöl, yaptığı yazılı açıklamada, 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü'nün insanlara sigara içmenin ve tütün kullanmanın ne kadar tehlikeli olduğunu hatırlatmak için iyi bir fırsat sunduğunu belirtti.
Dünya genelinde hala 1,5 milyara yakın kişinin sigara içtiğini aktaran Erdöl, eğilim devam ederse bunun 2025'e kadar 1,6 milyara çıkmasının beklendiğini kaydetti.
Cevdet Erdöl, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, tütünün her yıl 8 milyondan fazla insanı öldürdüğüne dikkati çekerek "Bu, koronavirüs, HIV, tüberküloz ve sıtmanın birleşmesi sonucu her yıl meydana gelenden çok daha fazla ölüm demektir. Bu ölümlerin 600 bininin ikincil sigara dumanı nedeniyle sigara içmeyenlerde meydana geldiği tahmin edilmektedir. Ülkemizde de her yıl yaklaşık 100 binden fazla kişi tütün kullanımının komplikasyonları nedeniyle hayatını kaybetmektedir." değerlendirmesini yaptı.
DSÖ'nün sigara içenlerin yarısının tütün kullanımı nedeniyle öleceği sonucuna vardığını aktaran Erdöl şöyle devam etti:
"Dünya nüfusunun sadece yüzde 20'si çoğunlukla yüksek gelirli ülkelerde sigara içme yasalarıyla korunmaktadır. Sigara kullanımı en çok gelişmekte olan, az gelişmiş ve yoksul ülkeleri etkilemektedir. Aslında, dünyadaki sigara içenlerin yüzde 80'i düşük ila orta gelirli ülkelerde yaşıyor. 2021'de küresel tütün pazarının değeri 800 milyar ABD dolarını aşmıştır. 2025'e kadar dünya çapında tütün pazarının değeri 888 milyar ABD dolarını aşacak gibi görünüyor. 'Sigara Fiyat Sıralaması' verilerine göre, ülkemiz dünyada en ucuz sigara satılan ülkeler arasındadır. Bilindik bir sigara markasının 1 paket fiyatı Avustralya'da 26.32, Yeni Zelanda'da 23.22, İngiltere'de 15.55 dolarken Türkiye'de 2 dolara yakın bir fiyata satılmaktadır."
Prof. Dr. Erdöl, bilimsel çalışmalarda gebelikte sigara içiminin erken doğum, gebelik kayıpları, bebekte gelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı ve ani bebek ölümleriyle ilişkili bulunduğunu bildirdi.
Beyin gelişiminin olduğu dönemde nikotine maruz kalınmasının, bu organda morfolojik ve fonksiyonel değişiklikler yarattığının altını çizen Erdöl şunları kaydetti:
"Annenin günlük içtiği sigara sayısı arttıkça dikkat eksikliği hiperaktivite sendromunun şiddeti de artmaktadır. Gebelikte sigara içimi bebekte metabolik bozukluklara da yol açmakta, obezite, diyabet ve hipertansiyon riskini artırmaktadır. Bu çocuklarda solunum yolu hastalıkları da artmakta, alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları, bronşit, astım daha sık izlenmektedir. Akciğerler anne karnında gelişim evresinde nikotine maruz kaldığında akciğer hacmi ve büyüklüğü kısıtlanmakta, oksijen alımının sağlandığı alveolar yüzey azalmaktadır. Anne karnındaki bebeğin nikotine maruz kalmasının uzun dönem sonuçlarından en trajik olanı da çocukluk çağı kanserleridir. Beyin tümörü, hepatoblastom, lösemi ve lenfoma riski bu çocuklarda daha çok görülmekle birlikte genler üzerine toksik etkisiyle erişkin yaşamda dahi tümör riskini artırmaktadır."
'TÜTÜNDEN VAZGEÇİN' ÇAĞRISIRektör Prof. Dr. Erdöl, aynı evi paylaşan bireylerin balkon, farklı odalar ya da ev dışında sigara içtikten sonra ortaya çıkan zehirli partiküllerin saç, elbise, deri ve ağız içinde saatlerce asılı kalarak barındığına dikkati çekti.
Çocukların bu partiküllerin sindiği saç, elbise, deri, tükürük ya da eşyalarla temasının bronşit, astım, zatürre, orta kulak iltihapları, zehirlenme, kansere yatkınlık, zeka geriliği hatta ani ölümlere neden olabildiğini aktaran Erdöl, "Çocuk, doğmadan önce annenin aldığı alkol, içtiği sigara, gördüğü şiddete kadar her şeyden etkileniyor. Hamilelik esnasında göbek kordonu yoluyla anne bebek kanı alışveriş halindedir. Annenin sigara ve alkolle aldığı tüm zehirli maddeler bu alışverişte bebeğe direkt geçer. Bizim o çocukları anne karnında da korumamız lazım. Bu nedenle çocuk sahibi olmak isteyen ve sigara kullanan anne baba adaylarını bir an önce sigarayı bırakmaları konusunda uyarıyorum. Sağlıklı bebek istiyorsanız sigarayı bırakın." ifadesini kullandı.