Konuya ilişkin Milliyet Gazetesi’ne konuşan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, “Görüntüleme alanındaki çok gelişmiş tanı yöntemlerinden moleküler düzeyde kişiye özel tedavi yöntemlerine kadar çarpıcı gelişmelerin ortaya çıkması kaçınılmaz gözükmekte” dedi.
Prof. Dr. Erdöl, teknolojideki gelişmelerle birlikte biyomedikal teknolojilerin tıp alanında daha da yaygınlaşacağını tahmin etmenin zor olmadığını belirtti.
GELECEKTE, BUGÜN SEBEBİNİ ANLAYAMADIĞIMZ HASTALIKLARI TEDAVİ EDEBİLECEĞİZ
Erdöl, şunları kaydetti: “Gelecekte, görüntüleme alanındaki çok gelişmiş tanı yöntemlerinden moleküler düzeyde kişiye özel tedavi yöntemlerine kadar çok çarpıcı gelişmelerin ortaya çıkması kaçınılmaz gözükmekte. Böylece, bugün sebebini anlayamadığımız pek çok hastalığın neden kaynaklandığını anlayabileceğimiz gibi günümüz şartlarında tedavi edemediğimiz hastalıkları da tedavi edebilir hale geleceğiz. Ancak tüm bunlar, hekimin ve hekimlik sanatının önemini azaltmayacak, aksine daha da ön plana çıkaracak. Çünkü her tür teknolojik gelişmenin nihai sınırı hekimlere yardımcı olmaktan ibaret. Bugün olduğu gibi gelecekte de her türlü tanıyı cihazlar değil hekimler koyacak, tedavi planlamasını da bilgisayarlar değil doktorlar yapacak. Teknolojik cihaz ve sistemler, yardımcı karar destek unsurları olmaktan öteye gidemeyecekler.”
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÖNEMİ ARTACAK
Bu gelişmelerin sağlık çalışanlarının önemini azaltmayıp aksine artıracağına işaret eden Prof. Dr. Erdöl, “Zaman ne kadar ilerlerse ilerlesin, değişen ve gelişen teknoloji her şeyi ne kadar kolaylaştırırsa kolaylaştırsın; hiç değişmeyen sabit bir değer vardır. O da sağlık” dedi.
HEKİMLİK USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ İLE ÖĞRENİLİR
Erdöl, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hekimlik usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenilen bir meslektir. Bu çerçevede hocalarımız rol model olarak tüm birikimlerini gerek teorik gerekse klinik olarak öğrencilerimize aktarmakta. Bazı kaygılarım olmakla birlikte tıbbın geleceğinin geçmişte olduğu gibi parlak olacağına yürekten inanmaktayım.”
“YAKINDA RİSKLİ HASTALARA EL UZATACAK DOKTOR BULAMAYACAĞIZ”
Mesleğin geleceğine ilişkin kaygılarını da aktaran Erdöl, şunları kaydetti:
“Yeni nesil meslektaşlarımız gerek hasta veya yakınları gerekse de hukuk yoluyla başına dert açacak branşlardan kaçmaya başladı. Bu durum devam ederse yakın gelecekte ameliyatlarımızı yapacak, riskli hastalarımıza el uzatacak kalp cerrahları, beyin cerrahları, girişimsel işlemleri yapan kardiyologlar, radyologlar bulamayacağız; kadın-doğum uzmanlarını, acil servislerde çalışacak nitelikli hekimleri ve diğer sağlıkçıları mumla arayacağız.”
GELECEĞİN MESLEKLERİ STEM+A BÖLÜMLERİNDEN ÇIKACAK
Türkiye’deki birçok okulda da uygulanan STEM+A, Fen (Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering), Matematik (Mathematics) disiplinlerinin birbiriyle bağlantılı ele alındığı yaklaşım olan STEM’e son dönemde Sanat (Art) eklenerek ortaya çıktı. STEM+A akımı, 21. yüzyılın becerilerine sahip bireylerin yetişmesinde, alanlar arası bağlantının kurulmasında, sanat alanıyla birlikte tasarım ve yaratıcılık ekseninde ortaya çıkan projelerin ürüne dönüşmesinde önemli bir yere sahip.
Dünyada Almanya, Hollanda, İngiltere, Polonya, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerin üniversiteleri STEM+A alanında oldukça önde gidiyor. Ülkelerin bu alan mezunlarına bakıldığında Çin, ilk sıralarda yer alıyor. Çin ve Hindistan’daki STEAM+A mezunlarının aynı oranda artması halinde 2030’da OECD ve G20 ülkelerinin STEM ihtiyacının yüzde 60’ını bu ülkeler karşılayacak.